Dil Bozukluğu mu? Konuşma Bozukluğu mu?

"Dil Bozukluğu" ile "Konuşma Bozukluğu" Arasındaki Farkı Biliyor musunuz?

5/15/20254 min read

Dil Bozukluğu mu, Konuşma Bozukluğu mu?

Kafaları karıştıran, hatta bazen "Ne farkı var ki canım?" dedirten o meşhur konuya ışık tutuyoruz: Dil Bozukluğu ile Konuşma Bozukluğu arasındaki fark. Hadi gelin, bu iki komşuyu yakından tanıyalım, aralarındaki ince ama önemli farkları beraber keşfedelim. Hem gülelim, hem öğrenelim, hem de "Aa, demek öyleymiş!" diyelim!

Bir Tane Dil, Bir Tane de Konuşma mı Var Şimdi? Ne İşleri Var Bunların?

Şimdi biliyorum, çoğumuz için dil dediğimiz ağzımızdaki organ, konuşma da ondan çıkan sesler. Ama dil ve konuşma terapistleri için durum biraz daha farklı. Onlar için bu ikisi, adeta birbirinden bağımsız çalışan ama birbirini tamamlayan iki ayrı bölüm gibi. Gelin, basit bir örnekle açıklayalım:

Diyelim ki bir bilgisayarınız var.

Dil, bu bilgisayarın yazılımıdır. Yani bilgisayarın içinde dönen o karmaşık kodlar, programlar, işletim sistemi. Ne yapacağını, nasıl düşüneceğini, bilgiyi nasıl işleyeceğini belirleyen kısım.

Konuşma ise bu bilgisayarın donanımıdır. Yani o klavye, fare, ekran, hoparlör gibi dışarıdan görünen ve işlevi yerine getiren fiziksel parçalar.

Bilgisayarınızın yazılımında bir sorun varsa (dil bozukluğu), mesela programlar açılmıyorsa veya garip hatalar veriyorsa, bilgisayar çalışmaz. Ya da donanımında bir sorun varsa (konuşma bozukluğu), örneğin klavyesi bozuksa tuşlara basamazsınız. İşte dil ve konuşma da tam olarak böyle!

Peki, "Dil Bozukluğu" Nedir? Kafamızın İçinde Dönen Fırtınalar!

Dil bozukluğu, genellikle kişinin düşüncelerini, fikirlerini, isteklerini anlama ve ifade etme becerisinde yaşadığı zorluklardır. Yani mesele "ne dediği" değil, "ne düşündüğü ve ne kadar anlayabildiğidir."

Düşünsenize, bir beyin fırtınası yaşıyorsunuz. Kafanızda bin bir türlü fikir var, ama bunları bir türlü kelimelere dökemiyorsunuz. Ya da biri size bir şey anlatıyor, ama söylediklerinin yarısını bile anlamıyorsunuz. İşte bunlar hep dil bozukluğuna işaret edebilir.

Dil bozukluğu olan biri:

Bir şeyi anlamakta zorlanabilir. Mesela "topu getir" dediğinizde ne yapacağını bilemeyebilir.

Kelimeleri bulmakta güçlük çekebilir. Aklındaki kelime bir türlü dilinin ucuna gelmez, sürekli duraklar.

Cümleleri doğru kuramayabilir. Kelimelerin sıralamasını karıştırır, anlamsız cümleler kurar. "Ben top oynamak istiyorum" yerine "Top ben oynamak" gibi.

Bir hikaye anlatmakta veya bir olayı özetlemekte zorlanabilir.

Okuma veya yazma becerilerinde sıkıntı yaşayabilir. Çünkü okuma ve yazma da aslında dilin farklı biçimleridir.

Yani özetle, dil bozukluğu beynin dil işleme merkezindeki bir aksaklıktan kaynaklanır ve genellikle anlama ile ifade etme becerilerini etkiler. Sanki beyninizin içinde bir çeviri bürosu var da, o büroda işler karışmış gibi!

Gelelim "Konuşma Bozukluğu"na: Ağzımızdan Çıkan Seslerin Dansı!

Şimdi de konuşma bozukluğuna bakalım. Bu, kişinin konuşma seslerini üretme biçimindeki zorluklardır. Yani mesele "ne söylediği" değil, "nasıl söylediğidir." Sesinin kalitesi, akıcılığı veya sesleri doğru çıkarıp çıkaramadığıyla ilgili problemler.

Konuşma bozukluğu olan biri, aslında ne demek istediğini biliyordur, beyninde her şey nettir. Ama ağzından çıkan sesler, tam olarak istediği gibi olmaz. Sanki iyi bir şarkıcı olmak istiyorsunuz ama ses telleriniz veya nefes kontrolünüz sizi yarı yolda bırakıyor gibi.

Konuşma bozukluğu olan biri:

Bazı sesleri yanlış çıkarabilir. En bilinen örnek "R" yerine "Y" demek veya "ş" yerine "s" demek gibi. (Hani o tatlı çocukların "layva" demesi gibi düşünün!)

Kekemelik yaşayabilir. Kelimeleri veya heceleri tekrar eder, uzatır ya da takılmalar yaşar.

Ses tonuyla ilgili sorunlar yaşayabilir. Çok kısık, çok yüksek, burundan gelen veya çatallı bir ses tonu olabilir.

Konuşma hızıyla ilgili sorunları olabilir; çok hızlı veya çok yavaş konuşabilir.

Konuşma bozukluğu, dilin kendisinden ziyade, dilin dışarıya yansıması olan ses üretim mekanizmasıyla ilgilidir. Ağzımızdaki kasların, dilin, dudakların, çenenin uyumlu çalışmasında bir problem olduğunda ortaya çıkar. Sanki orkestradaki enstrümanlar akortsuz çalıyor gibi düşünebilirsiniz.

Hadi Bir Örnekle Netleştirelim: Minik Ayşe'nin Hikayesi

Şimdi gelin, olayı daha da basitleştirelim. Karşınızda iki çocuk var: Ayşe ve Can.

Minik Ayşe, aslında çok iyi anlıyor. Ona ne söylerseniz anlayabilir. Ama konuşmaya başladığında "kitap" yerine "kipat", "araba" yerine "ayaba" gibi yanlış sesler çıkarıyor. Hatta bazen kekeliyor. Ayşe'nin problemi konuşma bozukluğudur. Çünkü anlamayla ilgili bir sorunu yok, sadece sesleri düzgün üretmede zorlanıyor.

Minik Can ise, siz ona "Topu getir" dediğinizde kafası karışıyor, ne yapacağını bilemiyor. Kendi istediği bir şeyi anlatmak istediğinde de kelimeleri bir araya getiremiyor, cümle kuramıyor. Sürekli işaretle göstermeye çalışıyor. Can'ın problemi ise dil bozukluğudur. Çünkü o, kelimeleri ve cümleleri anlamakta ve kullanmakta zorlanıyor.

Peki, Sonuç Ne? Neden Önemli Bu Fark?

Bu farkı bilmek neden önemli biliyor musunuz? Çünkü tedavi yaklaşımları farklıdır! Bir dil bozukluğunda beynin dil işleme süreçlerine odaklanırken, konuşma bozukluğunda ses üretim mekanizmasına, dudaklara, dile, nefese odaklanılır.

Eğer çocuğunuzda ya da kendinizde bu tarz belirtiler fark ediyorsanız, en doğrusu bir dil ve konuşma terapistine danışmaktır. Onlar, bu iki komşunun arasındaki farkı en iyi bilen ve size doğru yolu gösterecek uzmanlardır. Unutmayın, erken müdahale her zaman en iyi sonuçları verir.

Umarım bu yazı, "dil" ve "konuşma" arasındaki buzdağını eritmiştir! Hepinize sağlıklı ve anlaşılır iletişimler dilerim!

İletişim Merkezimiz

Adapazarı'nda, çocuk ve yetişkinlere yönelik etkili terapi ve danışmanlık hizmetleri sunmaktayız. Güvenilir bir destek arıyorsanız bizimle iletişim kurun.

Adres

Güllük Mah., Sağlık Cad., Faika Mithat Sözer İş Merkezi, B2 Blok No 41 Adapazarı/Sakarya (SEAH Karşısı)

Çalışma

09:00 - 21:00